HAKKIMIZDA

HAKKIMIZDA


NİÇİN KUDÜS?

Çünkü Kudüs; ilk kıblemiz, ikinci haremimiz, üçüncü Mescidimiz olan Mescidi Aksa’nın mekânıdır. Tevhid geleneğinin ortak mukaddesidir. Hz. İbrahim, İshak, Yakup, Yusuf, Musa, İsa, Zekeriya gibi nice Peygamberin vatanıdır. Hz. Meryem’in adandığı topraklardır. Bereketine ayetlerin tanıklık ettiği şehirdir. Mirâç ile semâya açılan kapıdır. Hz. Ömer’in ve Selahattin’in fethettikleri beldedir. Dünyada Hak ile batıl mücadelesinin en belirgin yaşandığı yerdir. Kanuni Sultan Süleyman ve Abdülhamid Hanın imarı ile övündüğümüz tarihi mirasımızdır. Bütün inançları dört yüz yıl bir arada adalet ve hoşgörüyle yöneten ecdadımızın emânetidir. İnsaniyetin ve vicdanın aynasıdır. Dünyanın ve hayatın nabzının attığı kadim yurttur. Kudüs; insaniyeti, mücadeleyi, onuru, vefayı, azmi, sebatı ve sabrı tüm dünyaya öğreten bir okuldur.

NİÇİN KUDÜS BİLİNCİ?


1917’de Osmanlı Devleti’nin Filistin topraklarını kaybetmesiyle Kudüs işgal edilerek zulüm diyarı haline gelmiştir. Bu işgal, sadece o topraklarla kalmayıp Müslümanların zihinlerinde ve gönüllerinde de tahribat yapmıştır. İslam Dünyası, yıllarca Siyonistlerin uydurduğu asılsız iddialarla Kudüs’e ümmet olmanın getirdiği sorumluluk bilincinden uzaklaşarak bakmıştır. Bunun sonucu olarak Kudüs kendi kaderine, yalnızlığa terk edilmiştir. Öyle ki Kudüs artık zihinlerimizde gidilmesi mümkün olmayan bir şehir haline gelmiştir. Oysa Kudüs bizim tarihi, milli, dini ve kültürel bağlarımızın olduğu,  gönül coğrafyamızın en önemli merkezlerindendir. Kudüs; aslımızdan, özümüzden, bizden bir parçadır.

Kudüs bilinci, zihinlerimizin maruz kaldığı algı yönetimini kırarak Kudüs’e hak ettiği değeri vermektir;  Kudüs bilincini inşa etmek ise bilgi, bilinç ve farkındalık ile mümkündür. Bu misyon,  Aksa’yı koruma sorumluluğunda tek başına bırakılan Filistinli Müslümanlara destek olarak,  ümmet bilincini tekrar canlandırmak ve insaniyetimizi muhafaza etmek için gereklidir.

 

NİÇİN KUDÜS BİLİNCİ DERNEĞİ?

Yıllarca ezgilerimizde Aksâ’yı dinledik, düşlerimizde Aksâ’yı gördük, meydanlarda “Aksâ bizimdir bizim kalacak!” diye slogan attık  ancak Aksâ’yı özgürleştirecek projeler için adım atmadık. Hatta bu eksiğimizin farkına dahi varmadık. Ta ki Kudüs ziyaretleriyle Aksâ’nın o şanlı murabıtlarından Kudüs’ü  sahiplenmenin hem akıl hem emek hem de yürek istediğini öğreninceye kadar. İşte bu farkındalık bizi Kudüs’ün özgürleşmesi hedefine yürürken birlik olmaya, birlikte düşünmeye ve harekete geçmeye, çözüme yönelik projeler üretmeye sevk etti. Bu nedenle ‘pasif iyi’ olarak vicdanımızı rahatlatmak yerine ‘aktif iyi’ olmak adına dernekleşmeye karar verdik.

Biliyoruz ve inanıyoruz ki girişimlerimiz ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın kudreti karşısında çok ama çok küçüktür. Rabbimiz bu çabamızı teslimiyet ve ihlasımıza karşılık Kudüs bereketiyle güçlendirecektir. Yeter ki hep birlikte Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın özgürlüğü için hep birlikte enerjilerimizi birleştirelim. Kudüs bilincini evlerimize, okullarımıza, işyerlerimize, ocaklarımıza ve dünyanın her köşesine ulaştıralım